Günümüzde hemen hemen herkesin takıntısı var. Hayatın stres dolu koşuşturmasından dolayı, takıntısı olmayan insan neredeyse yok gibi. Takıntının bir sonraki aşaması olan obsesyonlar ise, insanları canından bezdiriyor. Obsesif insanlar hayatı hem kendilerine, hem de birlikte yaşadıkları yakınlarına zehir edebiliyorlar.
Saçma Olduğunu Bile Bile…
Obsesyonlar, kişinin saçma ve anlamsız olduğunu bildiği ama yine de düşünmekten kendini alamadığı durumlardır. “Ya olursa?” tarzındaki olumsuz düşünceler, insanın beynini öyle bir kaplar ki, sanki olmuş gibi bir kaygı ve korku hali baş gösterir. Erkeklerde de rastlanan takıntı ve obsesyonlar, kadınlarda daha çok.
Temelinde Suçluluk Duygusu Var…
Özellikle ilk çocukluk yıllarında, 0-6 yaş döneminde temeli atılan suçluluk duyguları, ergenlik döneminde ve yetişkinlikte önce takıntılara sonra da obsesyonlara dönüşüyor. Aile tarafından fark edilirse erken yaşta tedavisi oluyor. Eğer fark edilmezse, rahatsızlık sınırlarını aşıyor ve tedavi de uzun yıllar sürebiliyor.
Kadınlarda En Sık Görülen Obsesyonlar:
Temizlik obsesyonu
Sürekli el yıkama,
Sürekli yıkanma ve uzun süre banyoda zaman geçirme,
Sevdiklerinin başına kötü bir şey gelecek obsesyonu,
Ölüm obsesyonu,
Hastalık obsesyonu,
Eşine, çocuğuna zarar verme obsesyonu,
İşten atılma obsesyonu,
Hata yapma obsesyonu vb.
Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Kişinin kendisi tarafından saklanan, gizlenen, dolayısıyla tedavi edilmeyen obsesyonlar, zaman içinde depresyona yol açıyor ve onu da panik ataklar izliyor. Bitkinlik, evden çıkmama isteği, iş yapamama, mutsuzluk, çaresizlik, olumsuzluk, öfke ve ağlama nöbetleri, içe kapanma gibi depresif belirtilerin yanı sıra, boğulma hissi, nefes alamama hissi, bayılma korkusu, baş dönmesi, mide bulantısı gibi panik atak nöbetleri oluyor.
Tüm bu sıkıntıların elbette ki tedavisi var. Yeter ki utanıp, saklamayın ve hiç zaman kaybetmeden tedavi yoluna gidin.