Latest Posts

BOŞANIRKEN MAL VARLIĞINI PAYLAŞMAK İSTEMEYENLER MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİ YAPIYOR.

Av. Gonca Egeli

 

Eşler boşanma konusunda anlaşmış olsalar bile genelliklemal varlığının paylaşımında anlaşamazlar.Birçok kişi boşanmak istemesine rağmen malların tasfiye edilmesini istemez. Tüm malların kendisinde kalmasını ya da kendisinin izin verdiği ölçüde karşı tarafa bir şeyler verebileceğini dile getirir. Daha çok erkeklerde görülen bu durum boşanma sürecinde sıkıntılar yaşanmasına neden olur.

Medeni Kanunda eşler için öngörülen yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Toplumda bilinen haliyle herşey yarı yarıyadır. Yarı yarıya bölüşüm gerçekleşebilmesi için paylaşıma tabi malın evlilik birliği süresinde edinilmiş olması gerekmektedir. (2002 yılından yani yasa değişikliğinden önce mallar evlilik birliği içinde de edinilmiş olsa da paylaşıma tabi değildir. Katkıda bulunan eş katkısını ispatlaması halinde katkısı oranında pay alır.) Evlilik birliği içinde edinilen malın evde yada dışarıda bir işte çalışma karşılığı edinilmiş olması gerekmektedir.

Bağış, miras, manevi tazminat bedelleri v.b paylaşıma tabi olamaz. Ayrıca evlilik birliği gerçekleşmeden önce kişilerin sahip olduğu mallarda paylaşıma tabi olmaz. Mallar üzerinde borçlar olması halinde borçlar düşüldükten sonra kalan kısım üzerinden paylaşım yapılır. Boşanmasonucu malların tasfiyesine ilişkin yasal mal rejimindeki uygulama kısaca bu şekildedir.

Sayıları az da olsa bazı çiftler evlilik sırasındaki kazanımlarının veya edindikleri malların paylaşma tabi olmamasını tercih edebilirler. İşte bu durumda mal rejimi sözleşmesi diğer bir deyimle evlilik sözleşmesi yaparak edinilen malların eşit paylaşımını kabul etmeyip kanunda sayılan diğer bir mal rejiminin uygulanmasını talep edebilirler. Sözleşme ile belirledikleri mal rejimine tabi olurlar. Kanunda sayılan mal rejimleri mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı, mal ortaklığıdır. Kanunda sayılan mal rejimleri dışında bir rejimin seçilmesi mümkün değildir. Kişiler kendi istedikleri ve düzenledikleri doğrultuda bir mal rejimi uygulanmasını isteyemezler. Yasal mal rejimini istememeleri durumunda kanunda sayılı diğer mal rejimlerinden birini seçmek zorundadırlar.

Mal rejimi sözleşmesi evlenmeden önce veya sonra yapılabilir. Noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılmaktadır. Kişiler evlilik merasimi sırasında evlendirme memuruna verecekleri dilekçe ile yasal mal rejimini tercih etmediklerini diğer bir mal rejiminin uygulanmasını istediklerini bildirebilirler.

Mal rejimi sözleşmesinde eşler mal varlıklarının yanında nafaka, tazminat, velayet gibi evlilik sürecindeki duruma sıkı sıkıya bağlı,tamamen mahkeme hakimince tayin edilmesi gereken hususlara ilişkin düzenleme yapmak istemektedirler. Mal varlığı dışındaki hususlarda düzenleme yapılsa dahi Mahkeme hakimince uygun bulunmaması halinde bu düzenlemelerin herhangi bir geçerliliği yoktur. Bu nedenle evlilik sözleşmelerinde sadece mal varlığına ilişkin düzenlemeler yapmak gerekmektedir.

Evlilik sözleşmesinin çiftler üzerindeki olumlu veya olumsuz etkileri sıkça tartışılmaktadır. Bazı kişiler evlilik sözleşmesinin evlilikte güveni sarsacağını, beraberlik duygusuna zarar vereceğin iddia ederken bazı kişiler ise evliliğin başında açık ve dürüst olmanın hiçbir sakıncası olmayacağını ileri sürmektedir.

Evlilik sözleşmesi yapılmasına ilişkin hukuki bir zaruret yoktur. Sözleşme yapmayanlar yasal mal rejimine tabidir. Medeni yasada mal rejimine ilişkin yapılan düzenlemeyle eskiye oranla daha adil bir mal rejimi benimsenmiş adaletli bir paylaşım yapılması amaçlanmıştır. Bu nedenle genel anlamda yasal mal rejimi çiftler için daha uygungörünmektedir. Eşler birbirini evlilik sözleşmesi yapmaya zorlayamaz, baskı uygulayamaz. Bu baskı ve zorlama evliliğin çekilmez hal almasına neden olur ve boşanma için gerekçe oluşturur. Evlilik sözleşmesi baskısıyla son anda evlilikten vazgeçenlerin sayısı hiç de az değildir.

Sonuç olarak mal rejimi sözleşmesi yapmak kanunen taraflara tanınmış bir hak olup bu hakkın kullanılmasının gerekip gerekmediği eşlerin iradesine bağlıdır.